make ne demek?
- Yapmak
Who made this plan? / Bu planı kim yaptı?
- Etmek, yaptırmak, sağlamak
- Yapılış, yapı, şekil, biçim
- Yaratmak, yapmak, meydana getirmek, atamak
- Mamulât, marka
- Hasılat, randıman, verim
- Elde etmek
- Kazanmak
- Varmak
The bus driver hopes he can make Antalya by ten o'clock tonight. / Otobüs şoförü Antalya'ya bu gece saat onda varabileceğini umuyor.
- Ilişki kurmak
- (yol)almak
- Zorlamak, mecbur etmek, yaptırmak
They made me do it. / Onu bana yaptırdılar.
- Anlamak, anlam çıkarmak
I can't make anything of this poem. / Bu şiirden hiçbir anlam çıkaramıyorum.
- Etmek, tutmak
Two plus three makes five. / İki artı üç, beş eder.
- Düzeltmek, ulaşmak, erişmek, elek
- Yetişmek
I wasn't able to make the eight-thirty boat. / Sekiz otuz vapuruna yetişemedim.
yapmak
- Yol almak
- Bir harekete, işe başlamak veya bir hareketle, işle uğraşmak
- Salgılamak, çıkarmak
- Dışkı çıkarmak
- Gerçekleştirmek
- Tehdit yoluyla birini herhangi bir duruma düşürmek
- Evlendirmek
- Bir durum yaratmak
- Edinmek, sahip olmak
- Bir kimseye bir meslek kazandırmak, yetiştirmek
make a bargain
- Anlaşmak (pazarlık)
make a bed
- Yatak yapmak.