mahzun ne demek?
- Üzgün, üzüntülü
Kızlar mahzun bir sessizlik içinde parça parça dökülüyordu.
R. N. GüntekinBir gün gayet mağmum ve mahzun, bir gün de son derece neşeli ve uçarı.
N. F. Kısakürek - Hüzünlü, duygulu, gamlı, kederli
Bu acayip şeyleri Nura'a anlatamayacağı için mahzun oluyordu.
A. H. Tanpınar - Hazinede saklanan şey.
Droopy.
Downcast.
Chapfallen.
Languishing.
Dejected.
Doleful.
Forlorn.
Funereal.
Gloomy.
Depressed.
mahzun baştankara
- Bk. ak yanaklı baştankara
mahzun etmek
- Üzüntü vermek.