münasebet ne demek?
- İlişik, ilişki, ilinti
- İki şey arasındaki uygunluk
Yüzle ahlak arasında herhâlde müthiş bir münasebet vardır.
S. F. Abasıyanık - Sebep, vesile, gerekçe, neden.
- Bk. bağlılık derecesi
- Bk. bağıntı
- Bk. bağlılık
- İki şey arasındaki tenasüb, uygunluk, yakınlık, bağlılık, mensubiyet, yakışmak, vesile, alaka.
- Occasion.
- Relation.
- Connection.
- Intercourse.
- Reason.
- Means.
- Comparison.
- Contact.
- Pertinency.
- Proprieties.
bağlılık derecesi
- İki niceliğin birbirine karşılıklı bağlı olma ölçüsü.
- Correlation.
- Corrélation
münasebet almak
- Uygun düşmek, yakışmak.
münasebet emsali
- Bk. bağıntı katsayısı