mültezem ne demek?
- Kabe'nin kapısı ile Haceru'l-Esved köşesi arasında kalan bölüm
- Lüzumlu görülen, lüzumuna inanılarak yapılmasına çalışılan.
mültezim
- Kesenekçi, kesimci.
- Bk. kesenekçi
- İltizam yöntemine göre kendi nam ve hesabına vergi toplama görev ve yetkisi verilen kişi.
- Bir şeyi kendi üzerine lazım eden; iltizam eden, üzerine alan, deruhte eden. Devlet hazinesine maktu, muayyen vergi verip bir kısım memleketlerin aşar gibi varidatının tahsilini üzerine alan.
- Leaseholder.
- Obligant.
- Supplier.
- Furnisher.
- Tenant of the demesne.
mültezimane
- İltizam edercesine.