kutucu usta ne demek?
- Sarayın harem bölümündeki sultanlarla kadın ve ikballerin giyim ve süslenmeleriyle ilgili karavaş.
kutucu
- Kutu yapan veya satan kimse.
kutucuk
- Alıcı ya da göstericiye doğrudan doğruya takılmak üzere önceden hazırlanmış belli uzunluktaki filmi taşıyan, üzerindeki çeşitli girinti çıkıntılarla özdevinimli alıcıların ışıklama düzenini kendi kendine ayarlayabilen ufak, ışık geçirmez kutu, film kutucuğu. Sinem./TV
- İçinde, mıknatıslı ses kuşağının sağa ya da sola sarılmasını sağlayan alıcı ve verici eksen ya da makarası olan, ufak boy ses aygıtlarına kolayca takılıp çıkarılan, ses saptanmış olarak piyasaya hazır sürülenleri de bulunan ufak kutu; ses kutucuğu. TV. 3.kutucuklu televizyonda,kutucuklu görüntü aygıtında kullanılan, içinde mıknatıslı görüntü kuşağı bulunan ufak kutu; televizyon kutucuğu.
- Bk. kartuş
- Cassette, film cassette, cartridge, film cartridge, movie-box,.
- Cassette, tape cassette (cartridge, capsule), cartridge, capsule,.
- Video-cassette, video tape cassette (cartridge).
- Kassette, Filmkassette, Filmladekassette,
- Kassette, Bundkassette, Tonkassette, Tonbandkassette,
- Fernsehkassette, Magnetbildkassette, Videokassette, Videobandkassette, Video-Recorder-Kassette,
- Cassette, ciné-cassette,
usta
- Bir zanaatı gereği gibi öğrenmiş olan ve kendi başına yapabilen kimse.
- Zanaat öğreticisi.
- Zanaatçılar için unvan
- Eli uz, işinin eri, becerikli, mahir
- Akıl veren veya öğreten
- Osmanlı İmparatorluğu'nda saraydaki cariye ve hizmetlilerin kıdemlisi.
- Karagöz oynatan sanatçıya verilen ad.
- İşinin eri, becerikli.
- Experienced.
- Expert.
Türetilmiş Kelimeler (bis)
kutucukutucukkutucuklu görüntü aygıtıkutucuklu göstericikutucuklu ses aygıtıkutucuklu televizyonkutuculukkutukutu aşağıkutu çarpımıkutu çizimikutu çizimlerkutkut almakkut inancıkut kemiğikutaustausta askerusta avcıusta biniciusta denizciusta eliusta elinden çıkmakusta elinden çıkmışusta ezgiciusta gemici