usta ne demek?
- Bir zanaatı gereği gibi öğrenmiş olan ve kendi başına yapabilen kimse.
- Zanaat öğreticisi.
- Zanaatçılar için unvan
Üzeyir usta yoldan geçmeyeceğimizi söyledi.
R. H. Karay - Eli uz, işinin eri, becerikli, mahir
Bunların hepsi de çok güzel sesli ve oyunun en ustaları arasından seçildi.
T. Buğra - Akıl veren veya öğreten
Kız sana bir hâl olmuş, kim senin ustan?
R. H. Karay - Osmanlı İmparatorluğu'nda saraydaki cariye ve hizmetlilerin kıdemlisi.
- Karagöz oynatan sanatçıya verilen ad.
- İşinin eri, becerikli.
- Experienced.
- Expert.
- Skilled.
- Skillful.
- Adept.
- Wise.
- Adroit.
- Deft.
- Dexterous.
- Facile.
- Ingenious.
- Intelligent.
- Proficient.
- Skilful.
- Slick.
- Subtile.
- Versed.
- Master.
- Old hand.
- Workman.
- Craftsman.
- Artist.
- Connoisseur.
- Constructor.
- Clever.
- Competent.
- Crack.
- Diplomatic.
- Virtuoso.
- Wizard.
- Journeyman.
- Artisan.
- Foreman.
- Master workman.
- Skilled workman.
- Head.
- Technician.
- Headman.
- Masterhand.
- Craftman.
- Operator.
- Taskmaster.
- Handicraftsman.
- Handy wright.
- Builder.
- Operative.
- Professional.
- Adro.
- United States Telephone Association.
- The United States Tennis Association, the governing body of tennis in the United States The USTA maintains the rules of play and promotes the growth of tennis.
usta asker
- Warhorse.
usta avcı
- Nimrod.