kurumak ne demek?
- Islaklığını, nemini yitirerek kuru duruma gelmek
Çıplak dallarda henüz kuruyamayan su damlaları parlak, mavi birer boncuk gibi parlıyordu.
H. E. Adıvar - Bitki, suyu çekilip cansız duruma gelmek.
- Akarsu, göl vb.nin suyu kalmamak
- Bazı nesneler yumuşaklığını yitirmek, sertleşmek
- Cılızlaşmak, sıskalaşmak, zayıflamak
- Drain.
- Wither.
- To dry.
- To dry up.
- To run dry.
- To wither.
- To become thin and weak.
- To get dry.
- To die.
- To get thin.
- Desiccate.
kuruma
- Kurumak işi.
- Bir ortamdaki suyun ya da başka sıvıların doğal, yapay yöntemlerle uzaklaşması.
- Desiccation.
- Drying.
- Trocknung
- Dessèchement
kuruma çatlakları
- Çamurlu çökelleri, güneşte ve havada kuruyarak büzülmeler ile oluşan poligon biçimli çatlaklar.
- Trockenrisse
- Fente de dessication