kullanmak ne demek?
- Bir şeyden belli bir amaçla yararlanmak
Parmaklarının arasındaki mendili eskiyinceye kadar kullandığın hiç oldu mu?
H. C. Yalçın - Bir kimseyi bir hizmette bulundurmak, çalıştırmak
- İşletmek, değerlendirmek.
- Giymek, takmak.
- Sigara, içki vb. şeylere alışmış olmak, içmek.
- Kelimeyi yazmak, söylemek
- Harcamak, sarf etmek
- Amacına ulaşmak için birinden veya bir şeyden yararlanmak, onu amacına alet etmek, sömürmek., istismar etmek
- Make use of.
- Employ.
- Handle.
- Apply.
- Drive.
- Put account.
- Turn to account.
- Take advantage of.
- Call forth.
- Dispose.
- Dispose of.
- Draw on.
- Engage.
- Exert.
- Exploit.
- Harness.
- Head.
- Operate.
- Pilot.
- Ride.
- Roll.
- Utilize.
- Wield.
- Economize.
- Enjoy.
- Exercise.
- Touch.
- To use.
- To drow on/upon sth.
- To employ.
- To utilize.
- To drive.
- To wear.
- To take.
- To smoke.
- To make use of sth.
- To take or consume regularly.
- Draw upon.
- Govern.
- Make use.
- Make with.
- Manage.
- Wear.
- Work.
- Lay on.
kullanma
- Kullanmak işi, istimal.
- Bk. kaynak kullanımı
- Bir düzgün deyimin bir nesneyi dile getirmek üzere ele alınması, II Krş.. anma.
- Use.
- Operating.
- Using.
- Usage.
- Handling.
- Driving.
- Exercise.
kullanma çarpanı
- (verilmiş bir düzlem için) (Alm. für eine gegebene Ebene, einer Beleuchtungsanlage für eine gegebene Ebene) (Fr. poor un plan donné) (İng. for a given plane) Verilmiş düzleme düşen ışık akısının, lambaların yayımladığı toplam ışık akısına oranı.
- (bir yerin-verilmiş bir düzlem için) (Alm. Raumwirkungsgrad [für eine gegebene Ebene]) (Fr. d'un local [pour un plan donné]) (İng. room utilization factor [for a given plane]), utilance): Verilmiş düzleme düşen ışık akısının, ışıklıkların yayımladığı toplam ışık akısına oranı.
- Utilization factor (İngiltere'de), coefficient of utilization (Amerika'da).
- Beleuchtungs-wirkungsgrad
- Facteur d'utilisation