koruyuculuk ne demek?
- Koruma işi, himaye.
- Güçlü bir devletin, zayıf bir devleti kendi yetkisi altında tutması.
- Bk. korumacılık
- Protectiveness.
- Protection.
- Support.
- Conservation.
- Protectorate.
- Protectorat
koruma
- Korumak işi.
- Can güvenliğinin tehlikede olduğu düşünülen bir kimseyi saldırılardan korumak üzere görevlendirilmiş kişi.
- Bk. sakınma
- Filmin bozulmasını önlemek amacıyla alınan önlemlerin tümü.
- Kentlerin belli kesimlerinde yer alan çağbilimsel ve yapıtasarcılık değerleri yüksek yapıtlarla, anıtların ve doğa güzelliklerin -kentte bugün yaşayanlar gibi- gelecek kuşakların da yararlanması için her türlü yıkıcı, saldırgan ve dokuncalı eylemler karşısında güvence altına alınması. bkz. çevre korunması.
- (Ekonomi) Bankacılık alanında, bir malda veya bir menkulde gelecekte ortaya çıkacak fiyat değişikliklerine karşı korunmak amacıyla vadeli bir sözleşme yapılması.
- Protective.
- Protection.
- Defending.
- Guarding.
korumacılık
- Ekonomik gücü yükseltmek için ulusal ekonominin gümrük tarifeleri ile dış rekabete karşı korunmasını savunan görüş, himayecilik.
- Devletin dış ticarete müdahale ederek yerli üreticileri dış rekabet karşısında korumaya yönelik izlediği dış ticaret politikası.
- Protectionism, protectionist foreign trade policy.
koruyucu
- Bkz. profilaktik
- Koruyan kimse, muhafız.
- Asalağı dış ortamda yok eden, onun konakçıya ulaşmasına engel olan (ilaç veya işlem).
- Koruma işini yapan, gözetici, kollayıcı, bakıcı, hami.
- Asalağı dış ortamda yok eden ya da onun konakçıya ulaşmasına engel olan ilâç veya işlem.
- Gıdaların bozulmasını önleyerek raf ömürlerinin uzamasını sağlayan madde, konservatif, protektif.
- Safeguard.
- Life-saver.
- Conservator.
- Keeper.
koruyucu aile
- Bırakılmış ya da öksüz kalmış bir çocuğun bakımını yasaya uygun bir biçimde üzerine alan aile.
- Foster family.