korucuk ne demek?
- Küçük koru
Şimdi orada bir sürü meşe fidanlarından bir korucuk peydah olmaya başlıyor.
Y. K. Karaosmanoğlu
küçük
- Boyutları, benzerlerininkinden daha ufak olan, büyük karşıtı
- Yaşı daha az olan
- Niceliği az olan
- Niteliği aşağı olan, bayağı.
- Geri aşamada.
- Değersiz, önemsiz
- Büyümesini, gelişmesini henüz tamamlamış olan
- Kısık, parlak olmayan(ses)
- Small.
- Little.
korucu
- Orman veya kır bekçisi.
- Kırsal bölgede güvenlik güçlerine yardımcı olan sivil görevli.
- Hasahıra bağlı otlak ve çayırları korumak, İstanbul çevresindeki ormanlara ve su yollarına bakmakla yükümlü bekçi.
- Orman vb. bekçisi.
- Village policeman.
- Preserver.
- Forester.
- Forest watchman.
- Ranger.
- Woodman.
koruculuk
- Korucu olma durumu veya korucunun işi.