korkutmak ne demek?
- Korkmasına yol açmak
Yılan beni o kadar korkutmuştu ki, bakarken kuşun hesabına ondan ben korkuyorum.
M. Ş. Esendal - Kaygıya düşürmek
- Gözdağı vermek.
- Frighten.
- Scare.
- Daunt.
- Intimidate.
- Threaten.
- Horrify.
- Administer a shock.
- Affright.
- Alarm.
- Appal.
- Appall.
- Bulldoze.
- Dismay.
- Fright.
- Funk.
- Overawe.
- Startle.
- Terrorize.
- Boggle.
- Chill.
- To frighten.
- To scare.
- To cow.
- To daunt.
- To startle.
- To horrify.
- To worry.
- To threaten.
- To intimidate.
- To alarm.
korkutma
- Korkutmak işi.
- Ikrâh.
- Frightening, intimidation, threat, terrorization, turn.
korkutmaca
- Korkutmak amacıyla yapılan (şey veya davranış).