kolaçan etmek ne demek?
- Çevrede olup biteni anlamak amacıyla dolaşmak.
Çevremizi bir kolaçan edelim hele nerde olduğumuzu iyice anlayalım.
T. Oflazoğlu - Bir şeye öğrenmek amacıyla kısaca bakmak, göz atmak
Etrafı kolaçan ederken yapmaya kalkıştığım işin saçmalığı canımı sıktı.
E. Şafak - Pry about, spy out, prowl, walk about.
kolaçan
- Herhangi bir amaçla çevreyi dolaşıp pek belli etmeksizin gözden geçirme.
- Scouting.
- Reconnoitering.
- Look-see.
kola
- Gömlek, örtü vb. şeyleri kolalamakta kullanılan özel nişasta.
- Kâğıt veya bez yapıştırmakta kullanılan kaynatılmış nişasta bulamacı.
- Kolalama
- Kolagillerden, Afrika'nın sıcak bölgelerinde yetişen ve kola cevizi adıyla anılan, çekirdekleri kahveden daha uyarıcı olan bazı içeceklerde ve hekimlikte kullanılan bir bitki (Cola acuminata).
- Bu bitkinin yaprağından çıkarılan kokulu bir maddeyle kokulandırılan ve içine şeker, karbonat katılarak yapılan içecek.
- Sterkuliasun bitki türlerinden elde edilen bir madde. İçeceklerde ve ayrıca uyarıcı olarak kullanılan %2-3 kafein ihtiva eden, Afrika'da yetişen kola türlerinin kurutulmuş tohumları. Kafein için bir kaynaktır.
- Coke.
- Soda.
- Starch.
- Stiffening.
etmek
- Bir işi yapmak
- Bir durumu ortaya çıkarmak.
- "İyi, kötü" zarflarıyla birlikte davranmak.
- Bulmak, erişmek
- Birini bir şeyden yoksun bırakmak.
- Herhangi bir değerde olmak
- Vermek.
- Eşit değer kazanmak.
- Step.
- Say.