keramet ne demek?
Kökeni: Arapça
- Allah (C.C.) indinde makbul bir veli abdin (yani, adi beşeriyyetten bir derece tecerrüd edebilen zatların) lütf-u İlahi ile gösterdiği büyük marifet. Velayet mertebelerinde yükselen bir abdin hilaf-ı adet hali.
- Ermiş kimselerin gösterdiklerine inanılan, doğaüstü, şaşkınlık uyandırıcı durum.
Babamın, mucize ve keramet kıssaları olarak bize anlattığı şeyler bu çeşit gülünç ve çocukça masallardı.
Y. K. Karaosmanoğlu - Allah'ın bir kimseye cömertliği, lütfü, himayesi ve yardımı olarak ele alınır.
- Keramet sayılabilecek nitelikte olan şey.
- Ermişçe yapılan iş, hareket ya da söz
- Birine karşı ikramda bulunmak.
- Olağanüstü durum.
- Ağırlama, ikram.
- Bağış.
- Miracle.
- Oracle.
- Wonder.
- Miraculous deed.
- The God-given power of working miracles.
- Miracle worked by God through a person.
keramet medar
- Hayır yapmayı seven kimse.
- Keramet gösteren.
- İyi huylu.
keramet sahibi
- Keramet gösterebilen (kimse)