kemer ne demek?
- Bele dolayarak toka ile tutturulan, kumaş, deri veya metalden yapılan bel bağı
Nihat elinde tuttuğu kemeri denize fırlatıp attı.
P. Safa - Etek, pantolon vb. giysilerin bele gelen bölümü.
- Emniyet kemeri.
- Tümsekli.
- Kemiklerden oluşmuş kemer biçiminde tavan.
- Katmanlı kayaçlarda bir kıvrımın kabarık tepe yeri, tekne karşıtı.
- İki sütun veya ayağı birbirine üstten yarım çember, basık eğri, yonca yaprağı vb. biçimlerde bağlayan ve üzerine gelen duvar ağırlıklarını, iki yanındaki ayaklara bindiren tonoz bağlantı
- Özellikle yolculukta kullanılan, üzerinde altın, para yerleştirmeye yarar gözleri olan meşin kuşak.
- Bir kıvrımın kabarık, tepe yeri. bkz. tekne, kıvrım.
- Yay gibi eğik olan yapı.
Belt.
Waistband.
Strap.
Band.
Arch.
Archway.
Vaulting.
Cincture.
Cove.
Cummerbund.
Fascia.
Girdle.
Waist.
Vault.
Anat arch.
Anticline.
Safety belt.
Seat belt emniyet kemeri.
Aqueduct.
Anticlinal
kemer açıklığı
- (Mimarlık) Kemerin oturduğu iki ayak ya da duvar arasındaki açıklık. a. bk. kemer gözü, kemerkaburgası, kemerkarnı, kemerkilidi, kemerayağı.
Ouverture d'un arc
kemer alnı
- (Mimarlık) Yuvarlak kemerin dıştan bakıldığında görülen şerit biçimindeki kenarı.
Archivolt.
Archivolte
Archivoltum