kaynama ne demek?
- Kaynamak işi.
- Bir sıvının doygun buhar basıncının bulunduğu ortamın basıncına denk olduğu durumda, kabarcık oluşumuyla birlikte buhar evresine geçişi.
- Boiling.
- Boil.
- Ebullition.
- Surging up.
- Bubbling up.
- Knitting.
- Bubble.
kaynamak
- Bir sıvı, sıcaklığı belli bir dereceyi bulduğunda buhar durumuna geçerek fokurdamak.
- Yiyecek, içecek pişmek, haşlanmak
- Yerden çıkmak
- Kırık, çatlak kemik veya metal parçalar eski durumunu almak, birbirine yapışmak.
- Yara kapanmak, iyileşmek.
- Mayalı bir şey kabarıp köpürmek.
- Mide ekşimek.
- Çalkantı durumunda olmak, dalgalanmak.
- Spill over with.
- Boil.
kaynama derecesi
- Boiling range.
kaynama noktası
- Saf bir sıvının belirli bir basınçta kaynamaya başladığı sıcaklık.
- Bir sıvının uçuk basıncının dış basınca eşit olduğu sıcaklık derecesi.
- Bir sıvının uçuk basıncının dış basınca eşit olduğu sıcaklık derecesi.
- Belli basınç altında, sıvının buhara dönüşmeye başladığı sıcaklık.
- Sıvıların deniz seviyesinde kaynamaya başladığı sıcaklık derecesi.
- Sıvının buhar basıncıyla atmosferik basıncın eşitlendiği sıcaklık derecesi.
- Bir sıvının belirli basınçta kaynamaya başladığı sıcaklık.
- Boil.
- Boiling point.
- Siedepunkt