kay etmek ne demek?
- Kusmak.
- Kay etmek.
kay
- Yağmur, yaz yağmuru.
- Kusma.
- Yağmur, sağanak
- Kusma, istifrağ. Hastalıktan dolayı ağızdan çıkan hazmolmamış gıda maddesi.(Alim-i mürşid koyun olmalı; kuş olmamalı. Koyun, kuzusuna süt; kuş, yavrusuna kay verir. M.)
- Kedi, sinnevr.
- Flow away.
kaya
- Büyük ve sert taş kütlesi
- Kayaç.
- Kayalık sarp dağ.
- Büyük ve sert taş kütlesi.
- Rock cliff.
- Rock precipice.
- Palisade.
- Rock.
etmek
- Bir işi yapmak
- Bir durumu ortaya çıkarmak.
- "İyi, kötü" zarflarıyla birlikte davranmak.
- Bulmak, erişmek
- Birini bir şeyden yoksun bırakmak.
- Herhangi bir değerde olmak
- Vermek.
- Eşit değer kazanmak.
- Step.
- Say.