karşılıklı ne demek?
- İki kişi veya iki topluluğun arasında geçen ve karşılaşılan harekete eş değer bir hareketle beliren, mütekabil.
- Birbirine karşı bulunan
Salıncağın üzerinde karşılıklı ayakta duran kızlar, fıldır fıldır dönüyorlardı.
O. C. KaygılıKöşedeki itibarlı masalardan birine karşılıklı oturduk.
Ç. Altan - Birbirlerine karşılık olarak
- Birbiriyle ilgili olarak.
- Eşitlik gibi her iki yönde geçerli olan (bağlantı). (Ör. a b ye eşitse b de a ya eşittir.)
- Koşullu önermelerde koşulun sonuç, sonucun koşul olmasıyle kurulan (önerme). (Ör. Bir üçgen eşkenarsa üç açısı birbirine eşittir; bir üçgenin üç açısı birbirine eşitse o üçgen eşkenardır.)
- Kaplamları aynı olan (kavramlar). (Ör. eşkenarlı üçgen-eşaçılı üçgen.) bk. eşgeçerli, eşdeğerli
- Reciprocating.
- Opposing.
- Opposed.
- Conjugate.
- Tete-a-tete.
- Inter-.
- Opposite.
- Facing one another.
- Corresponding.
- Mutually.
- Alternatively.
- Reciprocal.
- Mutual.
- Réciproque
karşılıklı akreditif
- Transit ticarette, aracı vasıtasıyla yapılan satışlarda kullanılan aracı firmanın hem dışalımcı hem de dışsatımcı olduğu durumda, bu firmanın satış yapacağı ülkede lehine açılmış bulunan akreditifi güvence göstererek, kendisinin dışalım yapacağı ülke firma lehine bir açabildiği akreditif türü.
- Back to back letter of credit.
karşılıklı aktarma
- Ayaktopu vuruş beceri (teknik)lerine göre iki oyuncunun topa, kullanılır biçimlerde karşılıklı olarak vurmaları ile yapılan çalışmalar.