karıncalanma ne demek?
- Karıncalanmak işi
Bütün vücudunda, hatta kemiklerinin ve karnının içinde garip bir titreme, karıncalanma, buruk bir ürperme var.
P. Safa - Kimi ruh hastalıklarında kişinin gerçek olmadığı halde derisi üstünde karınca ve benzeri böcekler geziyormuş duygusuna kapılması.
- Prickle.
- Paresthesia.
- Pins and needles.
- Pin sand needles.
- Pin and needdles.
- Tingle.
karıncalanmak
- Bir yere, bir şey üzerine karınca üşüşmek.
- Vücudun bir yerindeki uyuşukluktan sonra, kan dolaşımının başlamasıyla o yerde karıncalar dolaşır gibi bir izlenim uyanmak
- Metal yüzeylerde pas yüzünden yer yer ufak delikler oluşmak.
- Aşırı zihin yorgunluğundan dolayı bir şeyi, bir durumu kavramada zorluk çekmek
- Crawl.
- Prickle.
- To swarm.
- To prickle.
- To have pins and needles.
- To have pins and needles in it.
karıncalanmak
- Bir yere, bir şey üzerine karınca üşüşmek.
- Vücudun bir yerindeki uyuşukluktan sonra, kan dolaşımının başlamasıyla o yerde karıncalar dolaşır gibi bir izlenim uyanmak
- Metal yüzeylerde pas yüzünden yer yer ufak delikler oluşmak.
- Aşırı zihin yorgunluğundan dolayı bir şeyi, bir durumu kavramada zorluk çekmek
- Crawl.
- Prickle.
- To swarm.
- To prickle.
- To have pins and needles.
- To have pins and needles in it.
karıncalanmamak
- (neg. form of karıncalanmak) feel benumbed, tingle, crawl, formicate, prickle, go to sleep.