karın ne demek?
- İnsan ve hayvanlarda gövdenin kaburga kenarlarından kasıklara kadar olan ön bölgesi
Şuursuz bir acele ile mahmuzlarını atının karnına vurdu.
Ö. Seyfettin - Döl yatağı, rahim
- Bazı şeylerde şiş ve içi boş bölüm.
- Mide
- İç, gönül, akıl, kafa.
- Ahlaki açıdan kabul edilemeyen şeyleri kabullenme.
- Gelen ve yansımış dalgaların girişimiyle oluşan duraklı dalgalarda en büyük genlikte titreşen noktalar.
- Bk. mabeyinci
- Durağan dalgaların en büyük genlikte kesimi.
- Sindirim organları, karaciğer ve böbreklerin içinde bulunduğu ve göğüs boşluğundan bir diyaframla ayrılan vücut boşluğu, abdomen.
- Omurgalı canlılarda vucudun sindirim kanalını içine alan, memelilerde ise göğüsten bir diyaframla ayrılmış bölgesi.
- Eklem bacaklılarda ve bazı poliketlerde vücudun arka bölgesi, abdomen.
Antinode.
Ventral.
Belly.
Stomach.
Tummy.
Inside.
Paunch.
Venter.
Abdominal.
Abdominal region.
Abdomen.
Schwingungsbauch
Ventre
Abdomen
mabeyinci
- Osmanlı devletinde padişahların dışarıyla olan ilişkilerine bakan, buyruklarını ilgililere bildiren, bazı kişilerin dileklerini kendisine ileten görevli
- İçsaray ağalarından mabeyin dairesinde görev yapanların sanı: Silâhtarağa, çuhadarağa, rikâptarağa, tülbent ve peşkir gulâmı, başmüezzin, sırkâtibi, başçuhadar, sarıkçı başı, kahvecibaşı, tüfekçibaşı.
- Sonradan padişahların dışarı ile ilişki ve bağlantılarını sağlayan görevli.
Chamberlain.
Gentleman in waiting.
karın ağrım var.
Stomachache: i have a stomachache.
karın ağrısı
- Karında duyulan ağrı.
- Çekilmeyen, sevilmeyen kimse.
- Adı, niteliği bilinmeyen şey.
- Göğüs ve leğen arası bölgede biçimlenen, klinik belirtileri hayvan türlerine göre değişebilen ağrı, abdominal ağrı.
Bellyache.
Bugger.
Stomachache.
Thingamajig.
Stomach ache.
Colic.