karışmak ne demek?
- İki veya ikiden çok şey bir araya gelip birbirinin içinde dağılmak, birbirinin içine girmek
Araba sallana sallana içim bağrım birbirine karıştı.
H. R. Gürpınar - Düzensiz, dağınık olmak
- Bulanmak, duruluğunu yitirmek.
- Açıklığını yitirmek, anlaşılması güçleşmek
- Müdahale etmek, araya girmek
- Engellemek, araya girmek.
- Bir araya gelmek, katılmak
- İlgilenmek, müdahale etmek, el atmak
- Admix.
- Embroil.
- Intervene.
- Mingle.
- Tangle.
- To mix.
- To mingle.
- To tangle.
- To interfere.
- To intervene.
- To meddle.
- To become complicated.
- To be confused.
- To join.
- To flow into.
- To run into.
- To be involved in.
- To mix with.
- To be mixed with.
- To be dispersed in.
- To get mixed up.
- To become confused.
- To become fumbled.
- To become turbid / rough.
- To interfere in.
- To meddle in.
- To become part of.
- To become responsible for.
- Whirl.
- Cut into.
- Have one's hand in.
- Poke one's nose into.
- Put one's nose into.
- Thrust one's nose into.
- Put one's oar in.
- Be mixed up.
- Mix in.
- Get mixed.
- Blend.
- Interfere.
- Meddle.
- Cut in.
- Be confused.
- Amalgamate.
- Butt in.
- Combine.
- Commingle.
- Commix.
karışma
- Karışmak işi.
- Engelleme, araya girme, müdahale.
- Düzeni bozulma.
- Merkezde olan, merkezi oluşturan
- Yakın ya da aynı yinelenimdeki iki yayının birbirini etkilemesi durumu.
- İki ya da daha çok özdeğin bir araya gelip birbirinin içine dağılması.
- Bk. araya girme
- Interference.
- Mixture.
- Mixing.
karışma entropisi
- Bir gaz karışımının entropisiyle, karışan gazların entropileri arasındaki ayrım.