kapak ne demek?
- Her türlü kabın üstünü örtmeye veya bir deliği kapamaya yarayan nesne
Evin en alt katına indik, oradan da bir mahzen kapağı açtılar.
R. H. Karay - Dolap, sandık vb.ni örtmeye yarayan parça.
- Kitap, defter vb.nin en üstüne geçirilen kılıf
Kapağını, geceleri aynı masa etrafında buluştuğu ressamlardan birine çizdirecekti.
Atilla İlhan - Biçilen ağaç kütüklerinin iki yanından çıkan, düzgün olmayan tahta.
- Zıvanada iki dış yan parça.
- Tonal dengeyi sağlamak, aynı zamanda güzel bir görünüm elde etmek amacıyla gövdeden farklı bir ağaçtan birkaç santimetre kalınlığında kesilerek gövdeye yapıştırılan parça.
- Bk. kapak
- Mobilyada, bazı bölümleri kapatan eleman.
- Tomruğun dışından çıkan, bir yüzü düz, öbür yüzü eğmeçli tahta.
- Hlk. Sığır budunun dış yüzünde, kenar ve dilme parçaları arasında, sağrıdan dize kadar dikine uzanan bölgenin kaslarını içeren pastırmalık et parçası veya bu parçadan yapılan pastırma.
- Organların içinde bulunan sıvıların geri kaçmasını önleyen viseral kıvrım
- Bkz. valvül
Cover page.
Cover.
Hatch.
Bonnet.
Capsule.
Clack.
Covering letter.
Flap.
Hatchway.
Shutter.
Stopper.
Valve.
Damper.
Head piece.
Wrapping.
Dome.
kapak
- Her türlü kabın üstünü örtmeye veya bir deliği kapamaya yarayan nesne
- Dolap, sandık vb.ni örtmeye yarayan parça.
- Kitap, defter vb.nin en üstüne geçirilen kılıf
- Biçilen ağaç kütüklerinin iki yanından çıkan, düzgün olmayan tahta.
- Zıvanada iki dış yan parça.
- Tonal dengeyi sağlamak, aynı zamanda güzel bir görünüm elde etmek amacıyla gövdeden farklı bir ağaçtan birkaç santimetre kalınlığında kesilerek gövdeye yapıştırılan parça.
- Organların içinde bulunan sıvıların geri kaçmasını önleyen viseral kıvrım
- Bkz. valvül
- Bk. kapak
- Mobilyada, bazı bölümleri kapatan eleman.
kapak açık
Cover open
kapak atmak
- Aşırı, tıka basa dolmuş olmak: Elbise dolabı kapak atıyor.