kanal ne demek?
- Bazı bölgeleri sulamak, kurutmak amacıyla veya gemilerin işlemesine elverişli, insan eliyle açılmış su yolu.
- Telefon, telgraf, televizyon vb. araçlarla iletişimi sağlayan yol, hat.
- Tahtanın liflerine dik yönde açılan kırlangıç kuyruğu biçimli girinti.
- İçinden damar, sinir veya bir sıvı geçen yol.
- İki kıyı arasındaki dar ve derin deniz.
- Görüntü veya ses sinyalinin iletildiği veya kaydedildiği yolların her biri.
- Bk. yatak
- Tahtanın ya da tablanın liflerine dik yönde, kenarları 70-80° eğiklikte ve kalınlığın 1-3 ü kadar derinlikte açılan kırlangıç kuyruğu biçimli girinti.
- Bk. kanal
- Canal , channel , duct.
- Canal.
- Duct.
- Channel.
- Station.
- Conduit.
- Culvert.
- Chamfer.
- Chute.
- Dike.
- Drain.
- Flume.
- Gullet.
- Gully.
- Meatus.
- Pass.
- Passage.
- Vessel.
- TV channel.
- Groove.
- Mortise.
- Fairway.
- Inlet.
- Oggin.
- Vestibule.
- Grat
- Arête
yatak
- Uyuma, dinlenme vb. amaçlarla üzerine veya içine yatılan eşya, döşek
- Yün, pamuk, kuş tüyü vb. maddelere kılıf geçirerek yapılan şilte.
- Üzerine şilte konulan karyola, somya, kerevet vb.
- Irmak, çay, dere vb.nin, içinde aktıkları yer, akak, mecra.
- Katmanlaşmış herhangi bir madde yığını.
- Bir şeyin çok bulunduğu yer.
- Maden veya fosil ocaklarında birbirini izleyen iki maden, taş veya kömür tabakası arasında uzanan damar.
- Çanak biçimindeki bir havzada veya buna benzer bir oluşumda toplanmış petrol birikintisi.
- Bkz. katman, tabaka
- Filmin alıcı ve göstericide pencere önünden düzgün geçmesini sağlamak için yapılmış, film enine uygun dar geçit.
kanal açma
- Canalization.
kanal açmak
- Open a canal, channel, canalize.