kalfa ne demek?
- Aşaması çırakla usta arasında bulunan zanaatçı
Beyoğlu'nda Caddeikebir'de kunduracı kalfası olarak hayata girdi.
H. E. AdıvarKalfalar, dükkân sahipleri, çıraklar, su dolu helkeleriyle dükkânlarından fırlıyor.
O. Kemal - Ustalıktan yetişme mimar yardımcısı.
- Saraylarda ve büyük konaklarda halayıkların başında bulunan kadın.
- İptidailerde hoca yardımcısı.
- Çocukları evlerinden alarak okula, okuldan evlerine götüren kimse
Evin içinde yaşlı bir kalfa ve bir besleme ile kalmıştık.
S. M. Alus - (Mimarlık) Mimarların çizdikleri tasarları ustalara uygulattıran kişi.
- Sarayla konaklardaki cariyeler hakkında kullanılan bir tabir idi. Konaklarda bu tabir, daha çok bunların eskileri ve yaşlıları hakında kullanılırdı. Gençlerine "kız" denilir ve adlarıyla çağrılırlardı.
- Headworker.
- Overseer.
- Master-builder.
- Contractor.
- Qualified workman.
- Charge-hand.
- Head of female servants.
- Foreman.
- Experienced apprentice workman.
- Master builder.
- Supervisor at a construction site.
- Master.
- Architect.
- Assistant.
- Improver.
- Journeyman.
- Assistant architect.
- Superintendent.
- Headman.
- Répétiteur, architecte
kalfalık
- Kalfa olma durumu veya kalfanın işi.
- Kalfa ücreti.
- Rank.
- Work or pay of an experienced apprentice workman or master builder.
kal
- Bir alaşımdaki madenlerin erime derecesi farkından yararlanarak bunları birbirinden ayırma işlemi.
- Söz, lakırtı, laf.
- Kalori.
- (A, uzun okunur) Söz.
- Bir şeyi kökünden çekip koparmak.
- Hover over.
- Strife.
- Word.
- Talk.
- Used in.