kalebent etmek ne demek?
- Suçluluğu yüzünden mahkum etmek.
Jön Türklerle alakası var diye, insanı dünyanın öbür ucuna kalebent ediverirler.
S. M. Alus
kalebent
- Kale dışına çıkmamaya hüküm giyen suçlu.
- Political prisoner confined to a fortress.
kalebentlik
- Kalebent olma durumu.
- Confinement in a fortress.
etmek
- Bir işi yapmak
- Bir durumu ortaya çıkarmak.
- "İyi, kötü" zarflarıyla birlikte davranmak.
- Bulmak, erişmek
- Birini bir şeyden yoksun bırakmak.
- Herhangi bir değerde olmak
- Vermek.
- Eşit değer kazanmak.
- Step.
- Say.