kalakalmak ne demek?
- Bir şey veya durum karşısında şaşırmak.
- Güç durumda kalmak
Arka tekerler alıp başını geçti gitti. Kırk yolcu yolun ortasında kalakaldık.
B. R. Eyuboğlu - To stand aghast.
- To be left open-mouthed.
- To be left dumbstruck.
kalakalma
- Kalakalmak işi.
kalak
- Burun, burun ucu.
- Gelin tacı.
- Tezek yığını.
- Can sıkıntısı. Gönül darlığı. Kararsızlık.
- Depressed.