kalınlaşmak ne demek?

  1. Kalın duruma gelmek

    Ses Sevim'in sesi, fakat kalınlaşmış, tıkanmış, yabancılaşmış bir ses.

    R. N. Güntekin
  2. (en)Thicken.
  3. (en)To thicken.
  4. (en)To become thick.

kalın

  1. Cisimlerde uzunluk ve genişlik dışında üçüncü boyutu çok olan (cisim), ince karşıtı
  2. Enli ve gür
  3. Düzlem biçimindeki şeylerde, iki yüz arasındaki uzaklık kendi cinsindekilere göre çok olan.
  4. Yoğun, akıcılığı az olan.
  5. Etli, dolgun
  6. Pes (ses)
  7. Gelin olacak kıza erkek tarafından verilen para veya armağan, ağırlık
  8. Mayalı hamurun parçalara ayrılıp tandırda pişirilmesiyle elde edilen ekmek türü.
  9. Cihâz (bk. çeyiz, donatım).
  10. (en)Thick.

kalınlaşma

  1. Kalınlaşmak işi.
  2. Belirli ünsüzlerin kalınlaştırma etkilerine bağlı olarak veya kelime içinden gelen başka nedenlerle ince ünlülerin kalın sıraya geçmesi olayı:ET. Tengri > TT. Tanrı, Yak. tañgara; Osm. öküz / Yak. oğus < öküz, ET. inek > Yak. ınah "inek" TT. göbek, Tkm. göbek; Çuv. kvaßa "göbek"; Kaşg. kBekir-, TT. geğir- / Çuv. kagır-; Kaşg. kele- "konuşmak" > Çuv. kala-; TT. döğüşmek Anadolu ağızları doşmek, gülüşmek > gulüşmek, göz > go´z, kör > ko´r. güçcük > guçcük "küçük", yüksek > yusek vb.
  3. (en)Velarisation.
  4. (en)Becoming thick.

kalınlaşmamak

  1. (en)(neg. form of kalınlaşmak) thicken.

Türetilmiş Kelimeler (bis)

kalınlaşmakalınlaşmamakkalınlaşkalınlaştırkalınlaştırıcı
Yorumunuzu ve bilginizi paylaşın