kabiliyet ne demek?
- Yetenek
Köy kadınlarının taklitlerini bir maymun kabiliyetiyle yapıyor.
H. E. AdıvarBence şairin asıl sanatı ruh anlarını ifade etmek hususundaki kabiliyetidir.
A. H. Çelebi - Dıştan gelen te'sirleri alabilme gücü.
- Bk. yetenek
Talent.
Gift.
Skill.
Accomplishments.
Capability.
Capacity.
Aptitude.
Aptness.
Dower.
Faculty.
Flair.
Instinct.
Prerogative.
Quality.
Vocation.
Ability.
Competence yetenek.
Efficiency.
Possibility.
yetenek
- Bir kimsenin bir şeyi anlama veya yapabilme niteliği, kabiliyet.
- Bir duruma uyma konusunda organizmada bulunan ve doğuştan gelen güç, kapasite.
- Kişinin kalıtıma dayanan ve öğrenmesini çerçeveleyen sınır.
- Dışarıdan gelen etkiyi alabilme gücü.
- Herhangi bir şeyi öğrenmek, bir işi yapmak ve tamamlamak ya da bir duruma başarıyla uymak konusunda organizmada bulunan ve doğuştan gelen güç.
- Kişinin kalıtımsal olarak öğrenmesini çerçeveleyen sınır.
- Dışarıdan gelen bir etkiyi alabilme gücü.
Ability.
Accomplishments.
Accomplishment.
yetenek
- Bir kimsenin bir şeyi anlama veya yapabilme niteliği, kabiliyet.
- Bir duruma uyma konusunda organizmada bulunan ve doğuştan gelen güç, kapasite.
- Kişinin kalıtıma dayanan ve öğrenmesini çerçeveleyen sınır.
- Dışarıdan gelen etkiyi alabilme gücü.
- Herhangi bir şeyi öğrenmek, bir işi yapmak ve tamamlamak ya da bir duruma başarıyla uymak konusunda organizmada bulunan ve doğuştan gelen güç.
- Kişinin kalıtımsal olarak öğrenmesini çerçeveleyen sınır.
- Dışarıdan gelen bir etkiyi alabilme gücü.
Ability.
Accomplishments.
Accomplishment.
kabiliyet derecesi
Efficiency
kabiliyet gerektiren
Skilful, skillful.
Türetilmiş Kelimeler (bis)
kabiliyet derecesikabiliyet gerektirenkabiliyet i inkisamkabiliyet i nüfuziyetkabiliyeti olmakkabiliyetlikabiliyetli çırak ustayı geçerkabiliyetsizkabiliyetsizlikkabili devir akreditifkabili emanetkabili gayri telakkuhkabili hitabkabili inkisarkabilkabil değilkabil i nüfuz sahrekabil i tahvilkabil i tahyic