kaçamak ne demek?
- Hoş görülmeyen bir şeyi ara sıra yapma.
- Bir şeyi belli etmeden, gizlice yapmaya çalışma
Bununla beraber çok üzüntü içinde olduğunu da kaçamakla bana bakan gözlerinden anlıyordum.
A. Gündüz - Bir şeyden kaçınma yolu.
- Kaçacak yer, özellikle çobanların sürüyü barındırmak, saklamak için yaptıkları yer.
- Başkalarına bir şeyi belli etmeden, gizlice yapılan.
- Mısır unundan yapılan yağlı bir yemek.
- Casual.
- Evasive.
- Furtive.
- Running.
- Salvo.
- Stealthy.
- Surreptitious.
- Casually.
- Subterfuge.
- Evasion.
- Escapade.
- Hanky-panky.
- Loophole.
- Shift.
- Extra-marital affair.
- Extra-marital escapade.
- Pretext.
- Excuse.
- Refuge.
- Shelter.
- Escape.
- Opportunity.
- Equivocation.
kaçamak bakış
- Peep, a surreptitious glance, running glance.
kaçamak bakmak
- Peep.