kısım ne demek?
Kökeni: Arapça
- Parçalara ayrılmış bir şeyin her bölümü, bölük, kesim
Şimdi hayatının rol oynamaya lüzum görmediği kısımlarına, yani onun ev hayatına geliyorum.
R. N. GüntekinFelsefenin teorik olan kısmına pek aldırmaz.
Nezihe Araz - Bir cinsten veya meslekten olanların tümü
Kadın kısmı tutunacak yer ister, güvenecek yer ister.
Zeyyat Selimoğlu - Şube, kol, dal.
- Bölüm.
- Avuç dolusu.
- Bk. bölüm
Part.
Portion.
Section.
Chapter.
Compartment.
Episode.
Fragment.
Department.
Division.
Movement.
Proportion.
Segment.
Side.
Kind.
Article.
Fascicle.
Fraction.
Instal l ment.
Line.
Parcel.
Partition.
Paying department.
Percentage.
Piece.
Snack.
bölüm
- Bir bütünü oluşturan parçaların her biri, kısım
- Bir kuruluşun yönetim birimlerinden her biri, departman, seksiyon.
- Çağ, devir
- Canlıların bölümlenmesinde filumların bir araya gelmesiyle oluşan birlik.
- Bir okul veya üniversitenin herhangi bir bilim ve uzmanlık dalında eğitim sağlayan birimlerinden her biri, departman.
- Bölme işlemi sonunda elde edilen sayı.
- Bir kamu kurumunun tüm görevlerini parça parça yapan iş yerlerinin ayrı ayrı her birinin adı.
- Bir filmde birkaç ayrımdan oluşan, konunun ana parçalarından birini ortaya koyan bölük.
- Bk. ayrım
- Filumların bir araya gelmesiyle teşekkül eden, canlıların sınıflandırılmasında kullanılan bir terim. Divizyo.
kısım kısım
- Ayrı ayrı, bölük bölük: onun sözlerini önemsemez, değerbilmezmiş; insan çeşit çeşit, yer kısım kısım (damar damar) .
Fragmentary.
kısımlama
- Kısımlamak işi.