kırdırmak ne demek?
- Kırma işini yaptırmak
Kalemindeki odacıya aylığını kırdırırmış.
S. M. Alus - To have sb break sth.
- To cause sb to break sth.
- To have a rate discounted.
- To get an advance on one's salary.
- Discount, rediscount.
kırma
- Kırmak işi.
- Kumaşın katlanmasıyla yapılan giysi süsü, pili.
- Kırılmış veya dövülmüş tahıl.
- Basılı kâğıtları forma durumuna getirmek için belli yerlerinden bükme ve katlama işi.
- Ortasından kırılarak doldurulan (tüfek)
- Soyu karışmış, melez (hayvan).
- Yabancı etkilerle özgün niteliğini yitirmiş olan.
- Bir özdeğin, doğrusal birleşimle yeniden oluşturulan yönrüngemsilerinden her biri.
- Ailesi birbirinden ayrı ırklardan gelen ve her iki ırkın özelliklerini taşıyan kimse.
- Melez.
kırdırma
- Kırdırmak işi, iskonto.
- Senetlerin acil bir nakit gereksinimi durumunda piyasa fiyatının altında satılması.
- Faizinin peşin alındığı borç.
- Hisse senedi piyasa fiyatının yazılı değerinin altında olması.
- Discounting.
kırdırma faizi
- Faizin peşin alındığı bir borçlanmada, borcun tutarı üzerinden hesaplanan faiz.
- Discounting interest.