kışkırtıcı ne demek?
- Kışkırtma işini yapan, muharrik, provokatör
O kaçmalar, kovalamalar, kışkırtıcı hareketlerin hepsi onda da vardı.
N. Cumalı - İnsanı bir şey yapmaya heveslendiren.
- Provocative.
- Instigating.
- Coat-trailing.
- Factious.
- Incendiary.
- Rabble-rousing.
- Seditious.
- Provocateur.
- Factionist.
- Instigator.
- Setter-on.
- Plotter.
- Agitator.
- Demagog.
- Demagogue.
- Fomenter.
- Stumper.
- Irritant.
- Inflammatory.
- Inciting.
- Inciter.
- Provoker.
- Agent provocateur.
- Impulsive.
- Rabble rouser.
kışkırtıcı ajan
- İnsanları, bazı suçları işlemeye sürüklemekle görevli kimse.
- Agent provocateur.
kışkırtıcı an
- Seyircilerin duyguları üzerinde kışkırtıcı etkinin yapıldığı an.
- Inciting moment.
- Moment d'incitation