künke ne demek?
- Kalın talaş.
- Toz, çöp.
- Süprüntü.
- Trash
kalın
- Cisimlerde uzunluk ve genişlik dışında üçüncü boyutu çok olan (cisim), ince karşıtı
- Enli ve gür
- Düzlem biçimindeki şeylerde, iki yüz arasındaki uzaklık kendi cinsindekilere göre çok olan.
- Yoğun, akıcılığı az olan.
- Etli, dolgun
- Pes (ses)
- Gelin olacak kıza erkek tarafından verilen para veya armağan, ağırlık
- Mayalı hamurun parçalara ayrılıp tandırda pişirilmesiyle elde edilen ekmek türü.
- Cihâz (bk. çeyiz, donatım).
- Thick.
künk
- Pişmiş toprak veya betondan yapılmış kalın su borusu, büz
- Pipe.
- Tile.
künkürlemek
- Yaşı ilerlemek, elden ayaktan düşmek.
- Uyuklarken düşecek gibi olmak.
- Pişman olmak.
- Uyuklamak.