küçücük ne demek?
- Çok küçük
İçeride küçücük tezgâhların önünde iki müşteri onu süzüyordu.
S. F. Abasıyanık - Very small.
- Miniature.
- Tiny.
çok
- Sayı, nicelik, değer, güç, derece vb. bakımından büyük ve aşırı olan, az karşıtı
- Aşırı bir biçimde
- Galore.
- Great.
- Handsome.
- Infinite.
- Like blazes.
- Perfectly.
- Power of.
- Profu.
küçücük ama çok etkili şey
- Mustard seed.
küçücük kalmış parça
- Stump.