kötülük ne demek?
- Kötü olma durumu.
- Zarar verecek davranış veya söz
Hiç çare yok, bu tüller yırtılacak ve bütün korkunçluğuyla kötülük ateşi çıkarılacaktır ortaya.
Ç. Altan - Kemlik, şer.
Harm.
Evil.
Malice.
Misdoing.
Badness.
Wickedness.
Blackness.
Darkness.
Devilry.
Disservice.
Enormity.
Iniquity.
Malfeasance.
Malignity.
Misdeed.
Perversity.
Spitefulness.
Vice.
Viciousness.
Villainy.
Bane.
Wrongdoing.
Bad action.
Wrong.
Bad condition.
Malicious or evil action.
Cancer.
Ill- doing.
Malignancy.
Mischief.
kötü
- İstenilen, beğenilen nitelikte olmayan, fena, iyi karşıtı.
- Zararlı, tehlikeli.
- Korku, endişe veren
- Hoşa gitmeyen.
- Kaba ve kırıcı
- Kişi veya toplum üzerinde olumsuz etkileri olan.
- İyi, gerekli niteliklere sahip olmayan (kimse).
- İstenilmeyen, gereksiz davranışları olan veya bu davranışlara eğilimli olan (kimse).
- İyinin karşıtı olan. 1- Değersiz bulmanın, kınamanın, ayıplamanın konusu olan her şey; istencin yasaya uygun bir biçimde karşı gelmeye ve elinden geldiğince değiştirmeye hakkı olduğu her şey. 2- Ahlâk değerlerine ve törel istence karşı olan her şey. Bu anlamda: a. Düzen bozucu ve yıkıcı olarak beliren şeyler, b. Olumsuzluk ve yadsıma ilkesi olarak beliren şeyler.
Corrupt.
kötülük belirtisi
Portent.
kötülük eden
Malfeasant.