itikat ı batıl ne demek?
- Bk. önyargı
önyargı
- Bir şeyi yeterince bilmeden varılmış kanı; önceden verilmiş yargı.
- Prejudgement.
- Bias.
- Forejudge.
- Jaundice.
- Preconceived opinion.
- Preconception.
- Prepossession.
- Bias peşin hüküm.
- Junior judgment judgement.
itikat
- İnanma, inan.
- İnanç, iman
- Bk. inanç
- Creed.
- Faith.
- Belief.
- Faith inan.
- Inanç.
- Iman.
- Firm belief in God.
itikatlı
- İtikadı olan, inançlı, imanlı.
- One who has religious conviction.
ı
- İzolösin amino asit.
- Hipoksantin.
- İyot.
- İnozin.
- İyonik kuvvet.
- Elektrik akımı.
- İyodun simgesi.
- Eylemsizlik momenti.
- İyonik şiddet.
- I-, iyodür iyonunun simgesi. (II)
batıl
- Doğru ve haklı olmayan.
- Çürük, temelsiz, asılsız.
- Geçersiz
- Asılsız.
- Çürük. ~ muâmele: çürük işlem.
- Hakikatsız, hurafe. Hak ve doğru olmayan, yalan. Şartlarını yapmamakla kabul olmayan ibadet ve muamele. Mesela: Bir özür bulunmaksızın taharetsiz kılınan namaz gibi. (Bak: Fasid)(Bir bayram akşamı, gökte ay ve hilali arıyanlar içinde, ihtiyar bir zat da bulunur. Bu zat, gökteki hilali görmek için bütün kasıd ve dikkatiyle nazarını göğe tevcih edip, hilali araştırmakla meşgul iken, gözünün kirpiklerinden uzanan ve gözünün hadakası üzerine eğilen beyaz bir kıl, nasılsa gözüne ilişir. O zat, derhal : "Hilali gördüm."der, "İşte bu gördüğüm aydır." diye hükmeder.İşte sathi ve dikkatsiz nazarlar bu gibi hatalara düştükleri gibi, yüksek bir cevhere ve mükerrem bir mahiyete malik olan insan, kasdı ve dikkati ile daima hak ve hakikatı ararken, bazan sathi ve dikkatsiz bir nazarla batıla bakar. O batıl da; ihtiyarsız, talebsiz, davetsiz fikrine gelir. Fikri de, çar naçar alır saklar; yavaş yavaş kabul ve tasdikine mazhar olur. Fakat onun o batılı kabul ve tasdiki, bütün hikmetlerin mercii olan nizam-ı alemden gaflet etmesinden ve madde ile hareketinin ezeliyete zıd olduğuna körlük gösterdiğinden ileri gelmiştir ki, şu garip nakışları ve acib san'at eserlerini esbab-ı camideye isnad etmek mecburiyetiyle o dalaletlere düşmüşlerdir. İ.İ.)
- Superstitious.
- Unreasoningwesterner.
- Occidental.
- Unreasoning.