itham ne demek?
Kökeni: Arapça
- Suçlama, suçlu görme
Bu nutku, bu ithamları duyunca nokta memuru isyan eder.
M. Ş. EsendalÖvgü dolu bir itham var yüreğimin söylediklerinde.
Elif Şafak - Kabahatli görmek
- Suç isnat etmek
- Töhmetlendirmek
- Kabahatli görünmek
- Töhmetli olmak
- Imputation.
- Accusation.
- Accusing.
- Indictment.
- Charging.
- Delation.
- Impeachment.
- Inculpation.
- Allegation.
- Charge.
- Charge of crime.
- Crimination.
- Denunciation.
itham edici
- Denunciatory.
itham etmek
- Suçlamak, suçlu görmek
- Accuse, impute, charge, criminate, delate, impeach.