isnat etmek ne demek?
- Dayandırmak.
- İftira etmek
Güzel sever diye isnat ederler / Benim Hak'tan gayri sevdiğim mi var?
Karacaoğlan - Kara çalmak.
- To imput to sb groundlessly.
- Ascribe.
- Attach.
- Attribute.
- Refer.
isnat grubu
- Sıfatların isimden sonra gelmesiyle oluşan ve genellikle deyim olarak kullanılan kelime grubu.
- Genç köylü kızı eli kınalı, yüreği yaralı (olarak, zarf) şehit kardeşi için gözyaşı döktü vb. Yalın ya da iyelik eki almış bir adın kendinden sonra gelen bir sıfatla oluşturduğu yargı niteliğindeki grup. Bu grupta bir ad bir sıfata isnat edilmiştir: baş açık ayak yalın) (saç sakal darmadağınık) (başı dumanlı) (eli kolu bağlı vb. || İsnat grubu cümle içinde ad, sıfat ve zarf görevindedir: özü sözü doğru (olan) insanlar (sıfat görevinde) Kimlersiniz? Ya bağrı yanık (olan) kimselersiniz! Yahut da her sabah uyanık kimselersiniz (sıfat) (Y. K. Beyatlı, Kendi Gök Kubbemiz, s. 30). Şimdi de işi bitik çenesi düşükleri mi dinleyeceksin ? (ad)
isnat
- Bir düşünceyi, bir konuyu bir kişi veya sebebe dayandırma, yükleme, atfetme.
- Karacılık, iftira.
- Bk. yüklence
- Imputation.
- Ascription.
- Attribution.
- Allegation.
- Maliciously false imputation.
- Attributing.
- Ascribing.
etmek
- Bir işi yapmak
- Bir durumu ortaya çıkarmak.
- "İyi, kötü" zarflarıyla birlikte davranmak.
- Bulmak, erişmek
- Birini bir şeyden yoksun bırakmak.
- Herhangi bir değerde olmak
- Vermek.
- Eşit değer kazanmak.
- Step.
- Say.