irregularity ne demek?
- Düzgün olmama
- Bozukluk
- Çarpıklık
- Aykırılık
- Kuraldışılık
- Kuralsızlık
- Düzensizlik
- Suç
düzgün
- İntizamlı, nizamlı.
- Düzeltilmiş, tesviye edilmiş.
- İyi düzen verilmiş.
- Yolunda, rayında.
- Doğru ve pürüzsüz, muntazam.
- Eksiksiz ve yerli yerinde, düzenli, kusursuz, insicamlı, rabıtalı, muntazam.
- Kurala uygun olarak, kusursuz bir biçimde.
- Kenar veya ayrıtları ile açıları birbirine eşit olan (biçim).
- Fondöten; dadınların, teni pürüzsüz göstermesi, renk vermesi için yüzlerine sürdükleri yarı sıvı veya boyalı krem.
- Girintisi, çıkıntısı, pürüzü olmayan.
irregular
- İntizamsız, düzensiz.
- Irregular.
- Kuralsız, nizamsız
- Usule aykırı, yolsuz, usulsüz
- Çarpık, düz olmayan
- Başıbozuk (asker)
- Kural dışı
- Simetrik olmayan, bakışımsız (çiçek, bitki)
- Başıbozuk kimse, çeteci
- Bozuk, kuralsız, düzensiz, düzgün olmayan, çarpık, yamuk, başıbozuk
irregular heir
- Kanun hükmü ile mirasçı olan kişi