intrusiveness ne demek?
- Zorla girme, karışma
- İzinsiz girme
- Haddini aşma eğilimi
- Davetsiz girme eğilimi
zorla
- Zor kullanarak, cebren, zecren, metazori
- İstemeyerek, isteksiz olarak, zoraki
At the point of the bayonet.
Constrainedly.
By force.
Forcibly.
Hard.
Hardly.
Only just.
Perforce.
intrusive
- Davetsiz, izinsiz giren
- Araya giren, sırnaşık
- Müsaadesiz gelip zorla içeri giren
- Tabakalar arasına giren (volkanik kaya)
- Zorla giren
intrusively
- İzinsiz girerek
- İstilacı bir şekilde
- Karışarak
- Zorla girerek