inside ne demek?
- İç taraf, karın
the inside of the box: kutunun içi.
- İçeride, içeriye
- İçerisine, içerisinde, içinde.
The mouse is hiding inside that piano: Fare o piyanonun içinde saklanıyor.
- İç taraf, dahil
- İç yüz
- İç, içteki, dahili
iç
- Herhangi bir durumun, cismin veya alanın sınırları arasında bulunan bir yer, dâhil, dış karşıtı
- Oyuk şeylerin boşluğu.
- Cisimlerin yüzeyleri arasında kalan her nokta.
- Toplu bir durumda bulunan kimse
- Nesnelerin arasında bulunan kimse veya nesne.
- Ten ile dış giysiler arası
- Kabuğu olan veya dışı kabuk durumunda bulunan yiyeceklerde kabuğun sardığı bölüm.
- Pirinç, soğan ve baharatla hazırlanan, dolmalarda kullanılan karışım.
- Kapalı yerlerde geçen görünçlükleriiçine alan çekim
- İşlikte, kapalı yerlerde çevrilmiş çekim. Dış'ın karşıtı.
inside address
- Mektup içindeki adres
inside air
- Mahal havası