inanmak ne demek?
- Bir şeyi doğru olarak benimsemek
Bizim şairlerimiz sanatın sanat için olduğuna inanırlar, başka bir ereği olabileceği akıllarına gelmez.
N. Ataç - Birini doğru sözlü olarak bilmek, güvenmek.
- Bir şeyin varlığını, doğruluğunu kabul etmek
Bu başın bir kadına değil, bir hamala ait olduğuna inanmak zor değildi.
P. Safa - Sevecek, güvenecek ve bağlanacak en yüksek varlık olarak bilmek, iman etmek.
- Kanarak aldanmak.
- İman etmek.
Give credence to.
Believe.
Trust.
Rely.
Credit.
Put faith in.
Esteem.
Swallow.
Deem.
Be persuaded that.
Be sold on.
Attribute.
Embrace.
Feel.
Figure.
Hold.
Suppose.
To believe sth.
To believe sb.
To count on sb's veracity.
To have faith in God.
Accredit.
Depend on / upon.
Give credit for.
Lippen.
To take in stock.
inanma
- İnanmak işi.
Trust.
Confidence.
Credit.
Conviction.
Credence.
Belief.
inanmamak
(neg. form of inanmak) not to believe, disbelieve, misbelieve, distrust.