imtizaç etmek ne demek?
- Bağdaşmak, uyuşmak.
- To harmonize.
- To get on well together.
imtizaç
- Karışabilme.
- Birbirini tutma, uyum sağlama, uygunluk.
- İyi geçinme, uyuşma.
- Kaynaşma.
- Compatibility.
- Harmony.
- Concord.
imtizaçsız
- Uyumsuz
etmek
- Bir işi yapmak
- Bir durumu ortaya çıkarmak.
- "İyi, kötü" zarflarıyla birlikte davranmak.
- Bulmak, erişmek
- Birini bir şeyden yoksun bırakmak.
- Herhangi bir değerde olmak
- Vermek.
- Eşit değer kazanmak.
- Step.
- Say.