imprisoning ne demek?
- Tutukluk
tutukluk
- Tutuk olma durumu
- Düzgün işlememe durumu.
- Arresting.
- Imprisoning.
- Stoppage.
- Clogging.
- Cramp.
- Stiffness.
- Tie-up.
- Gripping.
imprison
- Yasaklamak
- Tutuklamak
- Hapsetmek, zindana kapamak
- Sınırlamak
imprisoned
- Hapsedilmiş, tutuklu