içten ne demek?
- Samimi.
- Yürekten, candan, samimi davranarak
Yumuşak ve içten sürdürdü konuşmasını.
T. Buğra - En önemli, can alıcı noktadan.
- Gürültünün, çerçeve içindeki bir kaynaktan çıkması durumu. Dıştan (gürültü)nün karşıtı.
- Sesin, çerçeve içindeki bir kaynaktan çıkması durumu. Dıştan (ses)in karşıtı.
- yürekten, candan, samimi. en önemli, can alıcı noktasından
- On noise.
- On (screen).
- Sincerely.
- Hearty.
- True.
- Deep.
- Heartfelt.
- Honest.
- Sincere.
- Internally.
- Interior.
- Bluff.
- Bona fide.
- Candid.
- Childlike.
- Cordial.
- Devout.
- Earnest.
- Faithful.
- Familiar.
- Forthright.
- Genuine.
- Hail-fellow-well-met.
- Heart-to-heart.
- Heart-whole.
- Honest-to.
- Affable.
- Artless.
- Authentic.
- Frank.
- Free.
- Friendly.
- Open.
- Openhearted.
- Outright.
- Simple.
- Unreserved.
- Warm.
- Internal.
- From within.
- From the heart.
- Convivial.
- Cosy.
- Cozy.
- Intimate.
- Open character.
- Real.
- "On"-Geräusche
- "On"
- Bruit on
- Voix-on, voix dans le champ, dans le champ, son-on
içten bağlılık
- Bir kişi, küme, kuram ya da öğretiye karşı geliştirilen düşünsel ya da duygusal bağlılık.
içten bantli fren
- Inside band brake