huylanmak ne demek?
- Kuşkulanmak, işkillenmek, pirelenmek, tedirgin olmak
Ayak sesleri duyarak huylanmış, sabaha kadar uyuyamamış.
R. N. Güntekin - Hayvan, ürküp sinirlenmek.
- Kapı boşluğunun alt yanında bulunan alçak basamak
Sofaya açılan kapının eşiğine gelmişti.
T. Buğra - Kapı ağzında basamağın konulabileceği yer
Adımlarını eşikten atarken saraydan ne vakit ve ne duygularla çıkacaklarını kendileri de bilmiyorlardı.
R. E. Ünaydın - Başlangıç yeri, başlangıç noktası, yakını.
- Karalar üzerinde veya deniz diplerinde birbirine komşu iki çukurluğu ayıran tümsek biçiminde, üzeri çoğu kez düz kabartılar.
- Telli çalgılarda üzerine tellerin bindiği köprü.
- Bir tepkinin başlamasında, ortaya çıkmasında etkili olan ruhsal, fizyolojik nokta.
- To become uneasy.
- To get nervous.
- To be irritated.
- To get excited sensually.
- Be irritated.
- To get excited (sensually).
- To feel suspicious.
- To become nervous.
- To be disturbed.
- To get upset.
- To be restless.
- To become restive.
- To become suspicious kuşkulanmak işkillenmek.
- Pirelenmek.
huylanma
- Huylanmak işi.
huylandırma
- Huylandırmak işi.