hububat danaleri eleme kalıntıları ne demek?
- Hafif ve kırık taneler, yabani kara buğday, yabani yulaf d
hububat
- Tahıl
- Arpa, buğday, çavdar, darı, mısır, pirinç, sorgum ve yulaf ve benzerlerini içine alan tane yem grubu, tahıl, tane yem.
- Habbeler, taneli nebatlar, taneler. (Osmanlıca'da yazılışı: hububât)
- Cereals.
- Grain.
- Grains.
- Cereal grains.
- Grain (seeds of cereal plants.
- Corn grain.
- Grist.
hububat alkolü
- Grain alcohol.
dana
- Osmanlıca'da yazılışı: dânâ.
- İneğin, sütten kesildikten sonra bir yaşına kadar olan yavrusu.
- Bilen, bilgili, zeki kimse.
- Bilici, bilgin.
- Malumatlı, alim.
- The practice of generosity or charity: one of the Paramitas as well as one of the All-Embracing Virtues, where it means, in the latter, giving others what they want just to lead them towards the truth.
- Celtic goddess who was the mother of the Tuatha De Danann; identified with the Welsh Don.
- MIDI.
- Calf.
- Steer.
eleme
- Elenmiş, seçilmiş olan.
- Çeyrek sona katılacak sporcu ve takımları ayırmak için düzenlenen seçme yarışı.
- Elemek işi.
- Birkaç eşitliği birlikte kullanarak bir değişkeni aradan yok etme.
- Belli gözenekteki (mesh) elekler kullanılarak istenilen çok küçük boyuttaki maddenin elde edilmesi için yapılan işlem.
- Daha büyük parçacık veya maddelerin esas maddeden eleme suretiyle ayrılması işlemi.
- Elimination.
- Kind of figs of superior quality.
- Sifting.
- Screening.
Türetilmiş Kelimeler (bis)
hububathububat alkolühububat ambarıhububat bitihububat böceğihububat damıtma mayasıhububat damıtma yoğunlaştırılmış çözünürlerihububat gıdası yan ürünlerihububat güvesihububat kabuğuhububhubuhubhub and spokehub bilgisihub caphub flangedanaların kanlı sürgün sporlusudanalıkdanadana ayağıdana bağıdana besisidana bonfile