hold ne demek?
- Sahip olmak, malik olmak, elinde tutmak
- Tutmak
Hold my hand. / Elimi tut.
- Devam ettirmek
- Bırakmamak, zapt etmek
- Inanmak, kabul ve tasdik etmek
- Devam etmek, iltizam etmek
- Mecbur etmek
- Yapışmak
- El koymak
- Dayanmak, sabit olmak
- Kavramak
- Sadık olmak, değişmemek
- Devam etmek, arkası kesilmemek, ilerlemek
- Tıkamak, kaldırmak
- Alıkoymak, salıvermemek, durdurmak
- Doğru kalmak
- Durmak
- Tutma, tutuş
- Tutacak şey veya yer, tutamak
- Sığınacak yer, destek, dayanak noktası, istinatgah
- Hapishane
- Nüfuz, hüküm
- Uzatma işareti
- Gemi ambarı
- Geminin iç tarafı.
- Dur!
- İçine almak, istiap etmek
- Gözaltına almak, almak
- Barındırmak, muhafaza etmek
- Çekmek, dayanmak
hold a brief for smb
- Mahkemede savunmak, savunma avukatlığını yapmak
hold a brief for smb.
- Mahkemede savunmak, savunma avukatlığını yapmak