hazine ne demek?
- Altın, gümüş, mücevher vb. değerli eşya yığını, büyük servet
Dünyanın hazinelerine başını çevirip bakmazdı.
R. H. Karay - Değerli şeylerin saklandığı yer.
- Gömülü veya saklıyken bulunan değerli şeylerin bütünü.
- Kaynak
Ağaç, rutubetin hazinesidir.
F. R. Atay - Devlet malı veya parası.
- Devlet malının veya parasının saklandığı yer.
- Devletin altın, döviz, bono ve nakit işlemlerini maliye ile birlikte düzenleme görevini üstlenen makam.
- Büyük bağlılık duyulan, değer verilen şey veya kimse.
- Devlet gelirlerinin toplandığı ve giderlerinin yapıldığı kurum.
- Altın, gümüş, mücevher vb. değerli eşya yığını.
- 1. devlet malının parasının saklandığı y 2. gömülü ya da saklıyken bulunan değerli şeyler.
- Altın, gümüş, mücevher gibi değerli eşya, servet.
- Büyük bağlılık duyulan, değer verilen kimse.
- Define.
- Treasury.
- Treasury, revenue.
- Coffers.
- Exchequer.
- Stores.
- Riches.
- Coffer.
- Repertory.
- Store.
- Storehouse.
- Thesaurus.
- Treasure house.
- Trove.
- Strong room.
- Treasure trove.
- National treasury.
- Source.
- Public treasury.
- Excgequer.
- Purse.
- Strongroom.
- Treasure-trove.
- Treasure.
- Much-valued person / thing.
- Storage place.
- Depot.
- Treasury department / house.
- Safe deposit.
- Gazophylacium.
- Jewel house.
- Repository.
- Storeroom.
hazine açığı
- Devlet giderlerinin gelirlerinden fazla olduğu kısa dönemli uyumsuzluk. krş. hazine bonoları
- Treasury deficit.
hazine bakanlığı
- Lords of the Treasury.