hazer ne demek?
- Deniz
- Bahr, büyük su
- Çekinme. Zarar verebilecek şeyden kaçınma. Korunma.
- Hor gören, aşağılayan kimse; aşağılama başlatma ayinleri düzenleyen kimse (yeni öğrenciler için)
deniz
- Yer kabuğunun çukur bölümlerini kaplayan, birbiriyle bağlantılı, tuzlu su kütlesi.
- Bu su kütlesinin belirli bir parçası.
- Sınırsız genişlik, çokluk, yoğunluk.
- Aydaki düzlükler.
- Geniş alan.
- Yer kabuğunun çukur kesimlerini dolduran, bağlı olduğu anadenize göre daha az derin, karasal sahanlıkları daha yaygın ve karaların etkisine çokça açık tuzlu su alanları.
- Büyük su kütlesindeki dalgalanma.
- Büyük su kütlesi.
- Çok, bol.
- Derya.
hazerat
- (Hazret. C.) (Bak: Hazret)
haze
- Uğraşmak, canından bezdirmek, taciz etmek
- Hafif sis, ince duman, pus
- Belirsizlik, müphemlik, çapraşıklık.
- Fazla veya çetin işle yormak
- Eşek şakası yaparak üzmek (özellikle üniversiteye yeni gelenleri).