hazan ne demek?
Kökeni: Farsça
- Yaprak dökümü mevsimi.
- Bir kadın adı.
- Sonbahar.
- Güz.
Teselliden nasibim yok hazan ağlar baharımda.
M. A. Ersoy - Autumn.
- Fall güz.
- Sonbahar.
- The official of a synagogue who conducts the liturgical part of the service and sings or chants the prayers intended to be performed as solos.
yaprak
- Bitkilerde solunum, karbon özümlenmesi, terleme vb. olayların oluştuğu, çoğu klorofilli, yeşil ve türlü biçimdeki bölümler
- Sarma yapılan asma yaprağı.
- Börek, baklava vb. şeylerde yufka.
- Kitap, defter vb. şeylerde ön ve arka yüzü oluşturan kâğıtlardan her biri, varak
- Kat kat ayrılabilen şeylerde kat.
- Eni 50 cm, boyu 75 cm olan bayrak ölçüsü.
- Birkaç parça eklenerek yapılan şeylerde her parça.
- Bir sığacın iletken, yassı metal üşekleri.
- Bir eksicik borusunun üst-üşeği.
- Boş film yapımında, aynı işlemden geçerek bir kezde gerçekleştirilmiş duyarkatlı yüzey. (Aynıyapraktan çıkan boş filmler aynı duyarkat sayısıyla belirlenir).
hazanbel
- Eğir kökü.
hazandide
- Görmüş geçirmiş.
- Solgun, sararmış, solmuş
- Güz mevsimini görmüş, yaprakları sararmış solmuş.